
Sanat Değerlendirmesi
Bu canlı kompozisyonda, sanat eseri izleyiciyi dağlık arazide hayat veren bir renk kaleydoskobu ile sarmalamaktadir. Kırmızı, zümrüt yeşili ve yakut mavi gibi cesur fırça darbeleri, doğanın etrafımızdaki güzelliği ile duygusal bir bağlantı kurarak manzarayı resmetmektedir. Dağların keskin zirveleri gökyüzünde majestik bir şekilde yükselirken, hafif bulutların ışıkta dans ettiğini görmekteyiz. Güçlü bitki örtüsü ya da kayalık oluşumlar gibi her unsur, sanatçının enerjik fırçalama teknikleriyle canlanmakta ve doğanın özünü yansıtmaktadır; sanki manzara hayat buluyormuş gibi görünmektedir.
Sanatçının böyle etkili bir renk paleti kullanmayı tercih etmesi, izleyicilere sahneyi tamamen içine çekilme hissiyatı yaratmaktadır. Rahatlatıcı yeşil çayırlarla yoğun kırmızı ağaçlar arasındaki zıtlık, doğal palet içerisinde bir uyum öneriyor. Renklerdeki bu zıtlık, eserin estetiğini artırmakla kalmaz, aynı zamanda doğada bulunan duygusal yükselişlerin ve düşüşlerin de iletişimini yapar. Bu eser, 20. yüzyılın başında, dış biçimler aracılığıyla içsel insan deneyimlerini aktarım hedefiyle keşifçi bir sanat ve ifade dönemine kök salan bir eserdir; bu resim, o dönemin bir belgesi olarak durmaktadır.