Bu etkileyici eserde, Himalayaların huzurlu ama etkileyici manzarası önümüzde açılıyor; sanki seyirciyi muhteşem kollarına almaya davet ediyormuş gibi. Palet, esasen serin mavi ve keskin beyazların uyumlu bir karışımından oluşuyor, bu da zirvelerin gücüyle dengelenmiş bir huzur hissi veriyor. Yumuşak fırça darbeleri, karın yumuşak ama soğuk özünü yakalıyor ve doğanın sessizliğinde hüküm süren dağların erişilmez güzelliğini yansıtıyor.

Beni en çok etkileyen şey, engebeli arazide ışık ve gölgenin oyunu; her eğim ve zirve titizlikle işlenmiş ve derin vadiler ile keskin zirveler arasındaki dramatik zıtlığı vurgulamış. Burada hissedilir bir duygusal derinlik var; neredeyse taze havayı hissedebilir ve rüzgarın karın üzerine dans ederken fısıldayışını duyabiliriz. Bu eserin tarihsel önemi, sanatçının dağlarla olan derin bağlantısıyla vurgulanıyor; onların ruhsal ve kültürel anlamları, görselde sorunsuz bir şekilde kaynaşarak, 20. yüzyılın başındaki manzara sanatının romantizmine bir bakış sunuyor.