
Sanat Değerlendirmesi
Bu tablo anında gözleri, eski duvarlar arasında kıvrılarak uzanan dar bir yola çeker; sanki sessiz nöbetçiler gibidirler. Toprağın sıcak tonlarında resmedilmiş yol, üzerine serpiştirilmiş taşlarla doludur; ayak altındaki çıtırtıyı duyumsamak mümkün. Yolun çevresinde cılız çimlerden gür yeşilliklere, dalları yukarıya doğru uzanan ağaçların yoğun yeşil yapraklarına kadar canlı yeşil tonlarıyla dolu bir doğa vardır. Bir duvar kaba taşlardan oluşurken, diğeri yosun tutmuş eski tuğlalardan meydana gelir; doğayla insan yapımı yapılar arasında güzel bir kontrast yaratırlar.
Vallotton’un tekniği keskin konturlar ve düz renk alanlarıyla sakin ve içe dönük bir atmosfer sunar. Kompozisyon, izleyicinin bakışını kıvrımın ötesine, sahnenin derinliklerine yönlendirir; duvarların ardında ne olduğunu merak etmeyi tetikler. Yeşilin çeşitli tonlarının hakim olduğu, sıcak kahverengi ve yumuşak gri dokunuşlarla tamamlanan renk paleti, huzurlu ve düşünceli bir his verir. 1923 yılında yapılmış bu eser, doğa ile sade mimarinin barışçıl bir uyum içinde olduğu zaman dışı kırsal bir sığınağı yansıtır ve sanatçının post-empresyonist keşiflerle dolu kişisel tarzını taşır.