
Sanat Değerlendirmesi
Bu etkileyici eser, izleyiciyi Montmartre'ın huzurlu manzarasına davet ediyor. Ön planda, işçilerin toplandığı kaba bir manzara var, toprak renkleriyle sarılmış. Van Gogh'un, toprağın maddesini tasvir etmek için kullandığı dokulu fırça darbelerinin dışavurmasıyla, yoğun bir enerji görüntü yaratıyor; sanki taze havayı ve figürlerin yükünü üzerlerinde hissedebiliyorsunuz. Işık ve karanlık arasındaki canlı zıtlıklar derinliği artırıyor; ışık, arazide dans ediyor, çimen ve taşların arasında parlayan lekeleri aydınlatıyor. Göz, tuvalin yukarısına çıktıkça, ufuk, rüzgar türbinleriyle süslenmiş bir dizi hoş yapıyı ortaya çıkarıyor; kanatları zamanı dondurulmuş gibi görünüyor, arka planda bulutlar ise dramatik bir şekilde hareket ederken hava değişikliği sinyali veriyor.
Genel kompozisyon, izleyicinin bakışını dağıtmak yerine, hareketli ön plandan katmanlardan oluşan tepelere yönlendiriyor. Gökyüzü — girdaplı ve enerjik bulutlarla dolu — sanki canlıymış gibi duruyor, belki de Van Gogh'un bu dönemdeki duygusal durumunu yansıtıyor. Bu manzara, insanlık ve doğa arasında sakin ama dinamik bir varoluş anını yakalıyor, emekle huzur arasındaki zıtlığı. Sanatçının Montmartre'ın ritmini yakaladığı bir anı çağrıştırıyor, bu onun hayatındaki önemli bir yer, bu canlı semtle olan yakın ilişkisini simgeliyor.